Sömürgecilerin sömürge ülkesinin dil veya dilleri ile girdiği ilişki sayısızca yapıta konu olmuştur. Örneğin 1970’li yıllarda Louis-Jean Calvet’in “Dil Yiyicileri” (Die Sprachenfresser / Les bouffeurs de langue) adlı yapıtı sömürge koşullarında iktidar – dil ilişkilerini en iyi irdeleyen yapıtlar arasında yer alır ve sömürgecileri dil yiyicileri olarak adlandırır.
Louis-Jean Calvet’e göre sömürgeci, kendisinin üstün olduğu inancını başka birisine empoze edebilmesi için onu yok saymaya, özellikle de dilini yok saymaya, yutmaya, bir şive veya lehçe olarak görmeye, hatta tümden ortadan kaldırmaya bile ihtiyaç duyar.
Küreselleşme, bir fiil “evrensel dil” olma şansını yakalayan İngilizce dilinden eser verme eğilimini sadece bilim dünyasına değil edebiyat alanına da empoze etti. Dillerin sosyal olarak eşit olmadığını gösterdi. Her dil aynı ağırlığa sahip değil, aynı kapıyı açmıyor, aynı fırsatları sağlamıyor. Eskiden beri sosyal işlevlerini kaybeden birçok dil kaybolup gidiyor.
Bir cevap yazın